Boşum, dersten
çıktım. Oyalanmak için kalabalık bir dört yol ağzında birilerinin gelmesini
bekliyorum. Anlatsın hikâyesini de geçinimimi sağlayayım. Ama görünürde kimse
yok. Perşembe gününün durgunluğu burayı ıssızlaştırmış. Olsun.
Boşum, bir sınıf
buldum, müsait. Ne yapsam? Kitap çıkarıyorum çantamdan, Big Sur, on dokuz
yaşımdan beri okumadım Kerouac. Bir ziyaret olsundu mu, bilmiyorum. Açıyorum,
bilinç akışı, kaybediyorum dikkatimi kendi algımda. Kapatıyorum.
Boşum, bilgisayarı
çıkardım. Bakalım yine ne bok yiyeceğim. Açılıyor bilgisayar, ekşi olmaz, dizi
olmaz, artık oyunlarla da oyalanmak istemiyorum. En azından oyalanacağım şeyi
seçme arzum var. Bu da hiç yoktan iyidir evlat. İnternete giremiyorum, bağlantı
problemi. Ne yapsam?
Boşum,
indirdiklerim arasında mı gezinsem? Filmlere bakınıyorum. Altyazıları yok,
internet de yok. Ida’yı görüyorum. Merak ediyorum. Eskiden kalma bir koridorda
yankılanmıştı kulağıma Ida da öyle indirmiştim. A ha, İngilizce altyazısı var,
güzel. Açtım. Siyah beyaz, bezme hemen. Kısa sekanslar, güzel. On dakika geçti
geçmedi, Windows güncellenmek istiyor, son 14 dakika 59 saniye, 58 saniye, 57
saniye, bilgisayar kapanacak. Ne yapsam? Filmde daha fazla diretmiyorum.
Boşum, kapattım
Ida’yı. Önce masaüstüne, sonra da sınıfa göz attım. Sınıflar hep aynı. Bir
keresinde saati 31:24’ü gösteren bir sınıfa girmiştim. Ne yapsam?
Boşum, tekrar bilgisayara
baktım, kaç dakikam kalmış olmalı? En üst sırada Edip Cansever, Yerçekimli
Karanfil, Adam Yayınları pdf’i. Milano’ya gitmeden önce indirmiştim. Ola ki canım çeker, elimin altında olsun, diye. Şimdi İstanbul’dayım. Açtım, ne
okusam? Aklıma “Neler Almalıyım Yanıma” geliyor. İçerikte göremiyorum. Ama amatör bir
pdf, unutulmuş olabilir. Yılmıyorum. Kelime aratıyorum. “Almalı” diyorum, “Kalmalı” sonucu çıkıyor sadece. Ne
yazabilirim başka, böyle yutulmayacak bir kelime düşün şiirden. “Lenin”
diyorum, evet. “Kurdelenin” sonucu veriyor. Hem de “Kırmızı Kurdelenin”.
Yılmakla yılmamak arasında bocalarken son 4 dakika 59 saniye, diyor, 58
saniye, 57 saniye.
Boşum, tekrar
içeriğe döndüm. “Sonrası Kalır”ı gördüm, bir an şiirin içeriğini hatırlayamadım.
Tıkladım. Hem bilindik, hem yabancı, evvelsi gecenin rüyası gibi. Devam ediyorum
okumaya. Devam ettikçe kayboluyorum metinde. Sonunda bayatlamış hayıflanmalarla pes
ediyorum. Dosyayı kapatıyorum. Dosya kapanınca bilgisayar da kapanıyor.
Boşum. Ne yapmalı?
Bekliyorum, sonra da bir Word dosyası açıyorum…