5 Mart 2016 Cumartesi

Gözden Kaçan

İlkokulumun girişinde bir tablo vardı. Yanından her geçişimde durup tekrar bakardım. Karlı bir dağ, bir başına dikiliyor. O kadar heybetli, yalnız ve güçlüydü ki gözümü alamazdım. Bu tablonun hayatıma etkisini ise yıllar sonra fark ettim. İtalya'da bir müzede tek başıma gezerken bu tabloyu gördüm. O kadar heyecanlandım ki elimde ne varsa -ki sıcak bir kahve ve içinde pasaportum ile cüzdanım olan bir çanta- oraya bırakıp tablonun başına geçtim.  Tablonun gerçeği benim okulumdakinden çok daha büyüktü, neredeyse on katı. Böylece küçük kopyasında göremediğim ayrıntıları incelemeye başladım. Aynı amansız dağ, göz alan kar örtüsü ve berrak gökyüzü. O kadar heybetliydi ki öylece ve yalnız, bedenimde büyüyen bir sıcaklık, bir güç hissettim. Ta ki kocaman dağın eteğindeki o ufakcık insan siluetini görene kadar.

Hiç yorum yok: